.
Bilinçaltımı tarıyor cümleler. 3 kelime ediyorum, 3 kelime kendiliğinden geliyor. Ben 3 kelime, o üç kelime. Ben 3, o 3. Bilincim bilinçsizliğe karışıyor. Konuşuyorum, durduramıyorum, elimden ne gelir? Elimden ne gelir? Benim elimden ne gelir? Ne? Kısa bir hikâye anlatıyorlar, dinliyorum. Susuyorum, konuşuyorum ama baştan ayağa dinliyorum hani, enikonu dinliyorum. Kurgusu yok, mesajı yok, ama girişi var, gelişmesi bile var. Sonu? Sonu yok. Sonu hiç olmamış. Sonsuz.
Hiç kurmadığım cümleler dökülüyor ağzımdan. Cümlelerle hayatımı geçiriyorum, cümle kurmak hiç bu kadar zor olmamıştı. Hiç duymadığım cümleler. Çeperimde bilinmedik korkular, seçici geçirgenliğim nerede? Hücre duvarım zaten ölü. Korkular gelmiş. Espri yapıyorlar, anlamıyorum. mizah anlayışları garip.
Gitmek istiyorum, sadece gitsem. Kolumu çeksem omzumdan, omzum yerinde kalabilir. Kolumu alıp götürsem, gitsem. Ama öyle nereye olursa değil, sadece kendimin yanına gitsem.
Sonsuzluktan gelen uyarı: "Sen sonsuz değilsin, benim sonsuz. Sakın kaytarma, susma, konuşma da. Başkaca işin yok mu? Başkaca işin yok mu? Başkaca işin yok mu? Başkaca işin? Başkaca?? Sus. Konuşma."
Sonsuzluğa söz verdim Konuşmayacağım.
Diyorum, oradan gelenlere karşı koyamayız, çok çetrefilli bu. Vazgeçelim.
Hiçbir işim yok artık benim, sadece korkuyorum. Bu da insani bir his, öyle değil mi?
Korkuyorum.
Korkudan korkuyorum.
Korku.
.
her satırda bir "misafirlik" hissiyatı sezdim. bunu ağırlığını herkes kendince bilir, kendini bilebildiği kadar.
YanıtlaSilyalnızdım, engin bir dost arıyordum ve ben de çok sorular sordum sonsuzluğa.
sonsuzluğun verdiği tepkisizliği de yorabileceğim tek şey kalmıştı elimde; soruların sonsuzluğu.
hiç bilinmeyenli denklemlerle uğraşmamam gerektiğini öğreniyorum. metematiğim zayıftır zira.
ellerine sağlık bilge.
Sonsuzluk yitirilmekten ve yitirilenlerden var oluyor. Ve sonsuzluk aranırken yaşanan korkunun tarifini kelimelerim küskünce ifade ediyor. Sonsuz var mı ki?
YanıtlaSilsayılabilir sonsuzluk vardır bir de. insan ömrü sayılabilir sonsuzluktadır.
YanıtlaSildemiştim yakılmış günlüklerimin birinde...
Sadece kendinin yanına gitmeyi ve hücre duvarının zaten ölü olmasını okurken hislerimi kıyafet giyip insan içine çıkmış şekilde buldum resmen:)
YanıtlaSilyorumlarınız için çok teşekkürler.
YanıtlaSilöğrendim ki, sonsuzluk hakkında konuşulmazmış. o gelir bazen yanımızdan geçermiş, biz ona bakarmışız. salt çoğunluk sağlayamazmış, ve biz onun yanında azınlıkta kalırmışız.
bir şair "yok gibiyiz hepimiz" demişse sanırım bunun sonsuz(lar)la ilgisi vardır. ee, aslında sonsuz da yok gibi biraz -gördüğümüz hiç kalır çünkü onun yanında. konuşmayacağına söz vermişsin ama konuşursan sonsuz da biraz çoğalır sanki. azcık fazlası "hiç"ten iyidir herhalde.
YanıtlaSilgece gece korku korku dedin ben de korktum. bilge.
(okuyanın ne zaman okuyacağı belli olmuyor ya, bu beni hep heyecanlandırır.)
ben konuştukça sonsuzluk artmıyor negatif. artsa keşke. ama o derya deniz sonsuzluk, ben konuştukça azalıyor, son buluyor. ne tuhaf. neden, bilmiyorum.
YanıtlaSilverdiğim sözü tutmalıyım, konuşmamalıyım. sonlardan hep korkmuşumdur çünkü. canımı acıtıyorlar zira.
korkmak gerekiyordur belki de gerçekten. dedim ya, bu da insan olmanın gereği galiba.
sevgiler.
sonsuzluk içinde 1 damla pek de önemli değildir. hatta sonsuzluktan sonsuzluğu çıarsan dahi 0 kalmaz,bilge.
YanıtlaSilsonsuzluğu sonsuzluğa bölmek, sonsuzlukla çarpmak ya da toplamak. halen bilinemez.
aksiyomu fln vardır, toplayınca yine sonsuzluk olabilir (ki mantığa uyan bir bu var). ama diğer işlemler... biraz karışık o mesele, girmeyelim.sonsuzluk da tam karar veremedi ne olduğuna.
bir de sıfırı sıfıra bölmece falan var.neyse, beyin tsunamisi yaratmayayım :D:D:D
matematikçi konuştu, bloggerlar dağılsın! :p
YanıtlaSil1 damlanın benim sonsuz kavramım için bir önemi yok zaten artık, beyin tsunamisini sevdiğim:)