Durmadan, bıkıp usanmadan zamanlama hataları işliyorum.
Anladım ki hiçbir zaman anlayamayacağım şeyler var. okudukça yazdıkça, gördükçe, baktıkça, duydukça anlarım sanmıştım, ama anlayamıyorum. Bazen bazı şeyler havsalamın alabileceğinin dışında kalıyor. Eğer psikoloji okuyor olsaydım ya da sadece giriş düzeyinde ders almakla kalmayıp biraz daha ilerleseydim anlayabilir miydim acaba, diye soruyorum kendime, ama yok. Her şeyin bir sistematiği yok. Ve artık, anlamaya çalışmak da yersiz. Anlayamayacağımın verdiği bilinç de yeterlidir belki.
Zamanlama hatalarından ibaretim sanki. Yıllardır hem de.
Etrafımdakilerin sadece seslerine değil, sessizliklerine de alışmam gerek belki. Sessizlik beraberinde ıssızlığı getiriyor. Olsun, alışkınım. Susmaya alışkınım. Hiç konuşmamaya. Çünkü bu da çok şey getirir. Bildiklerim yetmez olduğunda, bilmediklerimi getirir.
Belki böyle “alışmam gerek” diye diye, her şeye alışmaktan çekiniyorumdur bu sefer. Her şey ne de ‘alışılmaz’ oysa.
Bitirilmeyi bekleyen bir sürü şiir var. Kıpırdanıp duruyorlar. Ne zaman bitecekler, ne zaman duracaklar bilmiyorum. Şiirlerim bitsin artık istiyorum. Zamanla değişmesinler. Onlar da mı zamanlama hatası yoksa? Bilmiyorum, şiirlerimi bitirmem gerek.
Bitirilmeyi bekleyen bir sürü şiir var. Kıpırdanıp duruyorlar. Ne zaman bitecekler, ne zaman duracaklar bilmiyorum. Şiirlerim bitsin artık istiyorum. Zamanla değişmesinler. Onlar da mı zamanlama hatası yoksa? Bilmiyorum, şiirlerimi bitirmem gerek.
Zamanlama hatası işte.
ıssızlık varsa, sessizlik olduğu doğru. ama her sessizlikte ıssızlık yoktur. bazı sessizliklerde kelimelere dökülemecek nice şeyler paylaşılır. işte o sessizlikler çok kalabalıktır.
YanıtlaSilsana (sanırım bülent ortaçgil'indi) bir şarkı: yonca.
"ama ben değişmezsem ben olamam ki!"
"bu iş zor yonca, çünkü insanlar yıllar boyunca hiç soru sormadan durur."
YanıtlaSilöyle hemen biterlerse başka şeylere dönüşürler: sessizlik ve şiir. belki öyle olması daha dayanıklı olacak diye hemen bitmiyorlardır.
YanıtlaSilbelki hata değildir bu yüzden.