13 Eylül 2011

Doğum Günü Mektubu

                                                                                                 "Ne güzel şey hatırlamak seni,
                                                                                                   yazmak sana dair..."





Büşra,


Her eylül benden uzak, bi yerlerde doğuyosun. Ondandır, eylüllerde hep geç kalıyorum ben. Üzülüyorum, ama olsun, biz bunca yıldır beraber dünyaları kurtarmadık mı? kurtardık, kurtardık. Sen şimdi istanbul’da küçük odanda bunları okuyorsun, biraz diniyor mu özlemin? ben seni İstanbul gibi özlüyorum.

Ben doğunca taaa nisanda, sen video çekmiştin dünyanın öbür ucunda. Benim elim kamera tutmaz, ama bak, bilirsin, kalem tutar böyle, ağzım hep kalabalık.

Şimdi bir şey diycem ama kızma n’olursun. Sen Hollanda’dayken ben çok küfrettim. Geceleri yurt odasında bilmem kaçıncı kahvemi içerken, seni özlediğimi bildim ben. “O ne, niye içiyorsun ki” demeni özledim. “Hadi gidip voleybol oynayalım” demeni. Ben seninle oynayıp oynayıp tavlada yenilmeyi özledim. Bebek’e inmeyi, ders arasında kantinde boş boş oturmayı, sessiz sessiz çalışmayı, dinlediğim müziklerle dalga geçmeni, “amma da bağırıyo bu manyaklar” demeni.  Gece yarısı kalkıp yurdundan yurduma gelişini, gece yarısı kalkıp yurdumdan yurduna gelişimi özledim, umarsız, tek kelime gerektirmeyen dostlukla. Saat geç olunca uykuya yenik düşen hallerimizi. Kurduğumuz boyumuzdan büyük hayalleri hıdırellezde Yeşilırmak’a atışımızı :“Boğaziçi bir iş bir ev bir de araba.” Ben seninle, hiçbir şey olmasa, o büyüdüğümüz küçücük şehirde dua ettiğimiz günleri özledim.

Hatrılıyo musun? lisede gittiğimiz piknikte salıncaktan düşmüştüm. Sen bu evimi hiç görmedin. apartmanın bahçesinde bir tane salıncak var. İnip inip sallanıyorum, bir kere düştüm pat diye. Ama sen olmayınca salıncaktan düşmenin de keyfi olmuyor. Kimse gülmüyo bana sarı saçlarıyla. Sen gülmezsen, salıncaktan bile düşmem ben.

Sesinin feri kaçıyor kimi zaman. Küçük kahkahanı, hüzünlü zoraki bir tebessüme çeviriyorlar. Onları var ya, benim onları öldüresim geliyor. Bir tek, sen daha fazla üzülme diye öldürmüyorum. Aslında çok iyi bilirsin, ben bu dilimle ne insanlar katlederim.

Bazen beni de üzüyorlar, o zaman telefonda Büşra’nın B’sini demeden anlayıp koşuyorsun ya, işte ben senden bir tek o zaman korkuyorum. sükûnetimin sebebini bir tek sen anlıyorsun. Hani bazen de, uzaklara dalıyor gözüm, anlıyorsun ki canım bir şeylere sıkkın. İşte o zaman komedyen olup çıkıveriyorsun ya, ben hayatımda en çok sana gülüyorum.

Hani, öyle özledim ki ben seni, alışverişe bile gelirim artık. hiçbir şeyi beğenmesen de, onu giyip bunu çıkarsan da gelirim. Adamlarla kavga bile ederiz, bak ciddiyim, inan bana, gelirim.

Sen şimdi bu sene öğretmen olacaksın.  Öğrencilere yabancı diller öğreteceksin. Hepsini yabancı dünyalara götüreceksin. O zaman nerede olursun bilmiyorum. Seni o zaman da mı özliycem ben?

Mektup da yazmıştın bana orda. defalarca okumuştum. Sen bunu defalarca okuma, özlem arttıkça ne dediğini bilmiyor insan.

Ama bak, gördün mü? Çok mutluyum ben, biletim elimde! 5 gün sonra yanındayım. Öyle mutluyum, öyle mutluyum ki, hiçbir dilde kelimesi yok bunun!

Doğum günün kutlu olsun! Senin doğduğun gün, ben mütemadiyen umutluyum. doğum günün kutlu olsun...

                                                                                                                   bilge





*7.5 aydır göremediğim en yakın arkadaşıma yazdığım doğum günü mektubu.



                                                                                                                                   


10 yorum:

  1. içim içime sığmadı 2 saat önce facebook'ta paylaştım. şimdi de burada:)

    bir dost doğunca sen de doğuyorsun...

    YanıtlaSil
  2. çok güzel bu. üzerinden çok zaman geçse de soğumaz mektuplar, hep sıcak kalırlar. birçok güzel günü aklıma getirdi bu mektubun.

    YanıtlaSil
  3. :) "aldığım en değerli hediyelerden biri" dedi. daha ne isterim ki?..

    sana da güzel şeyler hatırlattımsa ne mutlu bana! :)

    YanıtlaSil
  4. arkadaşın doğum gününü kutluyorum ben de. çok sıkı dost olduğunuz belli. çok güzel bir mektup bu. öyle herkes herkes için yazamaz böyle şeyler. kıymetini bilsin bak he :)

    YanıtlaSil
  5. hehe:) tamam söylerim:) zaten ağladı bilgisayar başında, "böyle şeyler yapma, ağlıyorum" diyo.

    YanıtlaSil
  6. vuhuuu bir hareketlenme oldu bende :) çok güzel bir mektup olmuş bu, ara ara duygulanmadım değil. dostunun ve dolaylı yoldan senin de doğum gününüz kutlu olsun :)

    bu arada adam dövmeye gelincekse bizim kaan var, onu yollayalım dağ gibi adam :))

    YanıtlaSil
  7. hahaha:) tamam aklımda bulunsun o zaman:)

    teşekkürler:)

    YanıtlaSil
  8. Mektup sanki bir filmdenmiş gibi, öyle sıcak. Ben çok sevdim, hatta Facebook'ta da yorum yapacaktım ama arkadaşınla olan duygusal yorumlarınızın arasına limon sıkmayayım diye yazmadım :))

    YanıtlaSil
  9. :)çok duygusala bağlamıştık cidden:)

    YanıtlaSil
  10. Ben nasıl kaçırırım böyle bir mektubu? Bilge o kadar güzel ki, o kadar içten ki!

    YanıtlaSil

Aklınıza gelenleri buraya bırakabilirsiniz.